Umudumuz Nefes Alsın!

Umudumuz Nefes Alsın!

Dışarıdaki ilk buluşmamızdı. Üst sokaktaki pastane henüz kapanmamıştı. Küçük mermer masaya oturduk. Elinde el yazısıyla yazılmış bazı yerleri karalanmış bazı satırlarından sağa sola oklar çıkarılmış bir tomar kağıt vardı.

Henüz söze başlamadan garson ikimize de birer menü uzattı.

– Ben bir kahve alayım ama sen lütfen bir tatlı…

Deyince niyetini anladım ve “Lütfen siz buyurun. Bugün ben ısmarlayacağım…” diye kahvenin yanına bir şeyler alması için ısrar ettim.

“ Buluşmayı ben teklif ettim, ben ikram edeceğim” dedi nazikçe.

O an vücudumun kulaklarıma kadar yandığını hissettim. Bendeniz karşımda yaşıtım biri veya yakın bir arkadaşım varmış gibi “ısmarlayayım” diyorum, gönüllülük öğretmenim ise “ikram edeyim” diyor. Böylece tek sözcüklük ilk dersimi almış oluyorum. Sonraları pek çok çalışmada bir arada olduk ve kendisinden çok şey öğrendim.

YEKÜV’de çalıştığım süre içinde öyle gönüllülük öğretmenlerim oldu ki eğitimin ancak kültürle kesiştiğinde bir anlamı olacağına inancım iyice perçinlendi. Öyle ki eğitim ve kültürün bir arada olmadığı yerde nezaketin, saygının, ortak yaşama bilincinin yeşermeyeceğine inanmaya başladım. Bir ortamda kültürden zengin bir eğitimin varlığı hissediliyorsa, insan hakları, çevre bilinci, uzlaşma kültürü, dayanışma kültürü, iletişim becerisi gibi yaşam kalitesini arttıran tüm unsurlar da hissedilmekteydi. YEKÜV bu bakış açısıyla sadece eğitim demiyor,  “eğitim ve kültür” kavramlarını birlikte değerlendirerek, bursiyerlerine kültürel ve sosyal anlamda da desteğini sürdürüyor.

Bu görüşü benimsedikçe ben de YEKÜV’le günden güne heybemin eksik parçalarını doldurur oldum ve YEKÜV’de geliştirdim uyuyan iyi hasletlerimi…

Kültür eksikliği yoksullukla kol kola geziyor zannedilebilir ama asıl ortağının yoksulluk değil yoksunluk olduğunu düşünüyorum. Anadolu kültürünün güzelliklerini doyasıya yaşadığımız günleri anımsayınca, yoksunluğun yoksullukla ilintili dahi olmadığı sonucuna varıyorum.

Yoksunluğun dolaştığı yerlerde,  yaş almış bir erkeksen, kabadayı ağzıyla “Dayı…” diye hitap edilirsin, taksiye biner binmez korkudan “Yüz lira bozuğunuz bulunur mu?” diye sorar, küstah bir tonlamayla “Bakarız…” yanıtı alırsın. Yaya geçidinde kendine yol veren arabaya minnet duyarak koşa koşa karşıya geçersin.

Küçüksen büyüğünün canı istediğinde dinlenir, istemediğinde itelenir susturulursun, gençsen şayet sürekli birilerinden hayat dersi dinler ama çelişkilerle dolu iyilik, doğruluk tanımlarından aklın karışık bir halde gezinirsin. Engelliysen çoğu zaman düşünülmezsin bile… Kadınsan şiddet görür, küfür işitirsin, eğer bir hayvansan araba altında kalmasam ya da bu gece havai fişek atılmasa da korkudan tir tir titremesem diye dua edersin. Diyelim insansın, “Bugün de kazasız belasız sağ salim eve girdim ya…” diye şükredersin.

Yoksunlukla ciddi anlamda ve topyekün mücadele etmeliyiz ki umudumuz nefes alsın! Keşke hepimiz bu mücadeleyi YEKÜV’lü gönüllülük öğretmenlerimin zarafetiyle rol model olarak yapabilsek…

Kültürden, eğitimden ve sevgiden mahrum kalmayacağımız günlere…

Sağlıcakla kalın.

Saygılarımla

 

Yorum Yazabilirsiniz

Kitabın Türü

e bülten

Yeni gelişmelerden haberdar olabilirsiniz