Ben buradan ayrılmam!
Bazen söze ‘Hemşehrim…’ diye başlayanları… Aynı şehirden gelenlerin aynı aileye mensupmuş gibi aralarında fokurdattıkları sohbetleri; geldikleri yer dünyanın en güzel yeriymiş gibi ‘Bizim oraların ekmeği, suyu, havası…’ diye uzayan özlem kokulu sohbetlerini çok kıskanıyorum.
Onları görünce kendimi hem köksüz hissediyorum hem de kalabalık bir ailem olmadığı için çok şanssız… Ne ki onların da kökü başka yerde gerçeği, İstanbul’da olmak yani, bir ömür sürecek özlemle başa çıkmak gibi büyük bir zorlukları var. Çocukluğuna, arkasına saklandığı ağaca, anneye, babaya, kardeşe, sıcacık bir gülümseme gibi bedava pek çok şeyi bulabildiği öz toprağına hasret olmak…
Bu duyguları yaşamadım belki, yine de bu duyguların içinde yoğruldum. O yüzden çocuğunun yurt dışında mutlu olacağını sanarak kapağı yurt dışına atması için yüreklendiren anne babaları gerçekten anlayamıyorum. Evet, ülkemizin sorunları var, ‘Yok’ demiyorum. Bu sorunların özellikle gençlerimizi etkilediğini de çok yakından biliyorum. Ama sorunları yok sayarak değil, çözüm için kendi payımıza düşen adımı atarak azalacağına olan inancımı kararlılıkla sürdürüyorum. Gerçek vatanseverliği de böyle yorumluyorum. ‘Dayanışma ruhuna olan inanç’ olarak algılıyorum vatanseverliği.
Bizim YEKÜV Ailesi olarak ‘Vatanseverlik anlayışımız bu!’ Çözümün ortağı olmak için çalışıyoruz. Çözümün dayanışma kültüründen geçtiğinden hareketle, dayanışma kültürünün ailede, okulda, iş yerinde, toplumsal hayatın her alanında yer bulması için çalışıyoruz.
Her gün umutsuzlukla kapımızı çalan yüzlerce gence hep aynı şeyi söylüyoruz, ‘Git tabi. Git dünyayı keşfet, kendini geliştir ama temelli değil, ülkene dön. Hatta geldiğin şehre dön, dönmesen bile ülkende, şehrinde fark yaratacak bir projeye dahil ol. Ol ki kendini de iyi hisset çünkü insan birleştikçe iyi hisseder.’
Gençlerimize farkında olmadan umutsuzluk aşıladıkça, yaşamın içinde kimi zaman hayat pahalılığı kimi zaman iletişimsizlik gibi pek çok sorundan sürekli yakınarak beyin göçünü durduramayacağız. Beyin göçü devam ettikçe de tarihi bir sorumluluğun altında ezilmeye devam edeceğiz.
Gençlerin bizlerden farklı olarak daha zor, daha karmaşık bir döneme rast geldikleri; doğaya, dayanışmaya, birlikte yaşama kültürüne ve yeni dünyada daha pek çok desteğe daha fazla ihtiyaç duydukları bir gerçek.
Bu gerçekten hareketle, bu yıl paylaşma ve dayanışma kültürü adına pek çok projeyi hayata geçirmeyi planlıyoruz.
Bunlardan biri de İstanbul ilinde liselere yönelik ‘Dayanışma’ temalı öykü yarışması.
Tüm lise öğrencilerimizin yarışmadan ziyade bir paylaşım etkinliği olacak bu yazı şenliğine katılımlarını heyecanla bekliyor olacağız.
Saygı ve sevgilerle