Dünyayı Eğitim Kurtaracak
İster bazıları kızsın bana, ister görüşlerime katılmasın önemli değil. Yeter ki özü görme yolundaki çabamız bir olsun…
Ben de özellikle haberlerdeki cani eski koca dehşetini ya da rantçı fırsatçı insanları izlerken çok kızıyorum . Bu ülkenin evlatları olamaz bu insanlar…Bunlar da kim? Diyorum. Olsun. Vazgeçmiyorum. Her doğan günle umudumu tazelemek ve genç arkadaşlarıma moral vermekten vazgeçmiyorum. Onlar umudu hakediyor diye düşünmekten vazgeçmiyorum. Önemli olan bu.
Pazar günü, bir devlet hastanesine aşı olmaya gittim. Yanlış / eksik doldurulan veya kimlik numarası kötü yazıldığı için hemşire tarafından okunamayan formlar yüzünden uzayan kuyrukta gördüklerim, yıllardır gösterdiğimiz çabanın ne denli değerli olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Çarpık dişleriyle, sigaradan sararmış sakalının çerçevelediği o yüzde, kınalı saçlarının yarıya kadarı beyaz, gözleri kısık başka bir yüzde, yine aynı “öz” ü gördüm.
Yaşanmışlığına, yorulmuşluğuna, ezilmişliğine, eğitimsizliğine rağmen, anne kalbi, baba kalbini kaybetmemiş o “öz” le bir kez daha burun buruna geldim.
Vakıfta, yıllar içinde, eğitimsizliğin pek çok boyutunu gördük.
Hastanede muayene olacağı servisi ararken “ Okuman yok mu teyze?” Diye azarlandığı için veya otobüsün üzerini okuyamadığından her gün utana sıkına durakta birilerine yanaşıp “ Okmeydanı’ndan geçer mi ? “ diye sormak zorunda kalıp ilerleyen yaşına rağmen okuma yazma kursuna gelen kadınları gördük. Eğitimin anlatmak değil “Önce anlamak “ olduğunu farkettik. Dünyayı anlamak, hızla değişen hayat koşullarını anlamak, ihtiyaçları anlamak, insanı anlamak olduğunu…Eğitim sisteminin ancak anlama üzerine temellenirse hedefine ulaşabileceğini gözlemledik.
Aşı kuyruğunda , bir kez daha, dünyanın başka herhangi bir yerinde var mıdır bilmediğim davranış biçimlerine tanık oldum. Yaşlı, gençten kendi çocuğundan yardım ister gibi çekinmeden yardım istedi, genç yaşlıya tereddütsüz yardım etti; yaşlı, aşı odasından kolunu tutarak çıkan gence evlada bakar gibi baktı, şeker uzattı.
Ülkemizde bir felaket oldu sevgili okurlar. Tüm ülkenin ciğerleri yandı.
Vakfımızın telefonları durmadı. “ Biz ne yapabiliriz?” Diyen diyene, arayan arayana. Ata’mızın dediği gibi “En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır. “
Bizim de dünyanın da en büyük düşmanı cehalet. Küresel ısınma sonucunda, bundan sonra dünya cehaletle başka boyutta bir sınavı verecek gibi duruyor. Bunu çok iyi biliyoruz. Buna inanan, bunu özümseyen YEKÜV olarak, gençlerimizin en ileri düzeyde eğitim ve kültürle donanmalarına ömrümüzü adadık. Adayacağız. Bu yıl, Anadolu’ya Armağan, Umut Kızlar, Öğreten Mekanlar projelerimizi yangından etkilenen yerleşim yerlerinde başlatacağız. Tabiki “ Öz” ü sevgi , merhamet, sosyal sorumluluk, yardımlaşma olan ve “ Öz”e bakmayı bilen değerli bağışçılarımız ve destekçilerimiz sayesinde.
Yolumuz cehaletten uzak olsun…
Sevgiyle kalın…